Adından da anlaşılacağı gibi (three / tri: üç) 3 tekerlekli ve direksiyon yerine gidonla kumanda edilen ilginç taşıma araçlarıydı. Ağırlıklı olarak; “Arçelik” marka olan triportörlerin sürücü kabinini önünde tek bir tekerleği vardı. Bu tekerlek gidona bağlıydı. sürücü kabinin tam ortasına otururdu, yanında da sağlı sollu birer kişinin oturabileceği yer kalırdı. Eni normalden daha dar olduğundan ötürü, tek bir farı ve yine tek bir sileceği bulunurdu. Çalışırken çıkardığı sesler, bir motosikletin sesiyle aynı tınıyı verirdi. Bu araçların arkasındaki kasaları, kimi modellerde açık, kimilerinde tenteyle örtülü, kiminde ise metal örtüyle kapatılmış olurdu. PTT’nin araç kadrosunda, arkası kapalı çok sayıda sarı renkli triportör 1980’lerin ortalarına kadar hizmet verdi. Bunlar daha çok posta ve telgraf taşıma işlerinde kullanılırlardı.
At arabasından sonra dönemin en önemli taşıma aracı olan triportör dünyanın bir çok ülkesinde de oldukça yoğun kullanılmakta hatta üretimi ciddi boyutlara varan araç doğu ülkelerinde resmi kurumlarda ve polis aracı olarak bile kullanılmaktadır. Bir zamanlar ülkemizde PTT kurumuna hizmet eden triportörler yıldırım posta gönderileri için kurum önlerinde beşer onar adet sarı ve üzerilerdin de siyah yazılı "PTT Resmi Hizmete Mahsustur" ifadesi ile ile dar sokakların müdavimleriydiler. Triportörler günümüzde bile Amerika'nın yoğun trafiğinde polis aracı olarak motosiklet ve otomobile ideal bir alternatif olma özelliğini koruyor.
Hem pratik hem az yer kaplayan ve az yakıt tüketen bir vasıtadır triportör. 70'li yılların efsanevi aracı en iyi günlerini o yıllarda yaşamış herkesin aklında ufakta olsa bir mazi bırakmıştı.
ben bunların izmirde tamirciligini yapıyordum